Şimdi; kırlardan gelen çiçek kokuları arasında seni’n kokunu alıyorum…

Anlayancağın yok sana sarılmak gibisi be kadın…

Sevgiliye

Buğulu penceremin gölgesinde ağlayan kadın;

Kırık kalp atışların,soluk ay ışığında titreyen yıldızları boğarken hüzünlere,

Elimi uzatsam dokunacak sanki tenine parmaklarım…

Ve;bilirim/bilirsin nasılda açtır öpülmeye kor dudakların… 

aşka kaçak sızdığımız her düş ertesi;umutlarıma serilince sisli yoklugun…heybem de, bir yanı küskün,senli kelimeler!adın heceli elimi attığım her yerde…yolcu 290

ey yar

belki bilmiyorum tam olarak kim olduğun,ya da olacağın meçhul!şimdiye ait misin peki?uzun boşluklar bırakarak yaşıyorum!yeri geldiğinde doldurmak için.ama! hayat bu ikinciye şans werirmi, çok zor-en azından benim için-.yıllarca süren nefes alışlarımın oluşturduğu onca an’ıtek bir nefes’e muhtaç kalarak tüketme korkusu dolduruyor içimi…yazmayıp da boşlukların düzensizbir şekil deartmaya başlamasıyla  beraber,gündüzlerin kısalıpgölgelerin yanılsamasıyla war olan sahte kişiliklerin kol gezdiği bu aylarda;içimi saran şüphe,bu nefesimi kesen we düşündüren kawramlar arasına koyduğum ince cizginin kaybolduğuna tanıklık eder oldum.masalsı sürüwenlerin özüyle yoğrulan,şu yavan ,yalan hep bir şekilde var olma arzusu.bun dan bahsettim hep, ya da hayal etmekten…zamanı doldurrcasına atılan bir bakış…rüya kadar güzel,günah kadar çekicisin be kadın…yolcu 155